Miami Barry Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık Bölüm Başkanı Prof. Dr. Brian S. Canfield, İzmir Üniversitesi öğrencileri ile bir araya gelerek, ‘Aile Danışmanlığı ve Aile Terapisinde Dünyadaki Yeni Gelişmeler’ konulu bir söyleşi gerçekleştirdi. Evliliklerde yaşanan değişim süreci hakkında değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Canfield, kadınların ekonomik durumlarının ve eğitim seviyelerinin artması ile evlilik sebeplerinin de değişmeye başladığını söyleyerek, “Eskiden ekonomik ve sosyal güvencesini sağlamak için evlenen kadınlar, günümüzde daha manevi sebepler yüzünden evlenmek istiyor. Kadın evlilikte bir erkeğe bağımlı olmayı değil, arkadaşlığı arıyor” dedi.
ABD’deki boşanma davalarının yüzde 80’inin kadınlar tarafından başlatıldığının altını çizen Canfield, kadınların evliliklerini bırakma potansiyelinin daha yüksek olduğunu vurgulayarak, “Kadınlar, yaşam kalitesinin ve mutluluğun olmadığı evlilikleri sürdürmek istemiyor. Boşanan insanların da yüzde 70’i yeniden evlenebiliyor. Boşandıktan sonra ikinci kez evlenenlerin yüzde 60’ı üçüncü evliliğini de yapıyor. Üçüncü evlilikten sonra yeniden evlenme oranı ise yüzde 40’a kadar düşüyor. Bu da şunu gösteriyor: Evlilik popülerliğini koruyor ama insanlar evliliklerinde mutsuz olmayı tercih etmiyor” diye konuştu.
Bağlılık duygusu önemli
Çiftlerin zaman içerisinde kopma noktasına gelmesinin evrensel bir problem olduğuna ve her çiftin bu durumu deneyimlediğine değinen Canfield, “Evliliği bitirme ve devam ettirme noktasındaki kararı etkileyen en büyük sebep bağlılık. Uzun vadeli ilişkilerde duygularınız değişebilir ama önemli olan bağlılık duygusu ile hareket edebilmek. Evlilik kurumuna ya da evliliğine bağlı olan kişiler evliliğini devam ettiriyor” ifadelerini kullandı.
“Evliliklerde stres arttıkça çiftler birbirinden uzaklaşmaya başlıyor” diyen Canfield sözlerini şöyle sürdürdü: “Çiftler birbirinden uzaklaşmaya başladıkça da ‘artık sevmiyorum, sevilmiyorum’ ya da ‘yanlış kişi ile evlendim’ gibi düşünceler ortaya çıkıyor ve taraflar bir çözüm arayışına giriyor. Bu çözüm de genelde boşanma veya ayrılık oluyor.”
Boşanma oranları artıyor
Amerika’da 1900’lü yıllarda sadece 19 çiftten birinin boşandığını, günümüzde ise bu sayının iki çiftten birine yükseldiğini belirten Canfield, bu yükselişin yalnızca Amerika’ya özgü olmadığını Türkiye’deki boşanma oranlarında da artış görüldüğünü ifade etti. Canfield, “Amerika’daki evliliklerin yüzde 45’i boşanma ile sonuçlanıyor. Amerika ile kıyaslandığında Türkiye’deki boşanma oranları oldukça düşük ancak son yıllarda bu rakamlarda yüzde 38 oranında bir artış gözlemlendi” açıklamasında bulundu.
Türkiye’de farklı ihtiyaçları olan farklı tür evlilikler olduğunu anlatan Canfield, görücü usulü evliliklerin Batı şehirlerinde her yıl biraz daha azaldığına dikkat çekerek, “Türkiye’nin doğu tarafında görücü usulü evlilikler diğer bölgelere göre yüzde 50 daha yaygın. Batı tarafında ise yüzde 20’den daha az olan görücü usulü evlilik oranının her yıl daha da düşüş gösterdiği görülüyor” diye konuştu.
İzmir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Yrd. Doç. Dr. Gülnur Erciyeş’in yanı sıra akademisyenler ve öğrencilerin de katıldığı söyleşi sonunda, Rektör Yardımcısı ve Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selma Çetiner tarafından Prof. Dr. Brian S. Canfield’e teşekkür plaketi takdim edildi.
YORUMLAR