Ezel, bu konudaki sorulara şu şekilde cevap verdi.
Son dönemlerde Türkiye’de online müzayedelerin yükselişe geçmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
-Online müzayedeler hem sanatçı açısından hem de koleksiyoner açısından büyük kolaylıklar sağladı. Özellikle pandemi döneminde sanatseverler evde olunca, müzayedeleri izlediler ve bir çoğu koleksiyonerliğe adım attı. Sonuç olarak her bütçeye uygun eser sunan müzayedeler, sanatseverlerin ilgisini toplamayı başardılar. Açık artırma sisteminin sanatseverde heyecan yaratması da, ayrı bir etken. Örneğin koleksiyoner bir sanatçının eserini edinmeyi amaçladığı zaman, eserleri müzayedelerden takip edip, normal satış fiyatının altında da alma şansına sahip oldu. Ressamlar açısından bakarsak, sergiye hazırlanma süreci uzun ve meşakkatli bir süreç. Müzayedelerin talep görmesiyle sanatçılar da ekstra maddi gelir sağlamaya başladı.
“Yatırım amaçlı eser alırken nelere dikkat etmeliyiz? “
-Ben bir galerici değilim sonuçta ama kişisel fikrim öncelikle alınacak eser özgün olmalı, koleksiyon yapmaya yeni başlayan biri için tavsiyem, emek verilmiş resim almalarını tavsiye ederim. Çünkü çok emek verilmiş özgün bir resim mutlaka gereken değerine bir gün ulaşacaktır.
Türkiye’de müzayedelerin artmasıyla beraber çok hızlı alım satım imkanı oluştu. Bu şekilde maddi gelir elde etmek mümkün fakat bana göre bir sanatçıdan eser alındığında en az iki sene elde tutmak gerekir. Bu iki senelik süreçte sanatçının yapacağı atılımlar resmin değerini artırır. Bu yüzden yatırım amaçlı eser alırken sanatçıyı takipte tutmak, neler yaptığını/yapacağını incelemek önemli.
Avrupa ve Amerika ile Türkiye kıyaslanınca resim fiyatları çok düşük, bu konuda düşünceniz nedir?
-Gayet normal, biz daha önce 500 sene geriden geliyorduk. Örneğin Paris ekolü sanatçılarımız var. Nejad Melih Devrim, Mübin Orhon, Selim Turan, Hakkı Anlı gibi ressamlar Paris’te yaşamış, Avrupa’da sanatın hangi noktada olduğunu yakından incelemişler. Devlet desteğiyle Paris’e gönderilen ressamlar olmuş. Şu an İnternet var ve genç sanatçılar resim sanatının hangi yöne doğru gittiğini oturdukları yerden görebiliyorlar. Türkiye’de en büyük problem sanatsever sayısının Avrupa’nın çok gerisinde olması fakat gün geçtikçe gelişiyoruz ve sanata olan ilgi artıyor. Resim fiyatlarının düşük olması tamamen arz talep meselesi. Türkiye’nin en tanınmış ressamının eserine 50 bin dolara sahip olmak mümkünken Avrupa’da aynı ayarda bir ressam 5 milyon dolara satılmakta. İnsanlar yavaş yavaş resme yatırım yapmanın getirisini fark edince rakamlar da bu doğrultuda artacak.
Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
-Özellikle çocuğu olan sanatseverlere mutlaka çocuklarına sanat eseri almalarını tavsiye ederim. Çok değil 25 sene önce şu an 50 bin dolara satılan resimler 500 dolar gibi rakamlara alıcı buluyordu. 23 sene önce İzmir fuarında gezerken bir sergi gördüm ve girip resimlere baktım. İbrahim Balaban sergisiydi. Resimlerin fiyatlarını sordum çok uygun geldi. 12 tane resim vardı. Hepsini alsam mı? Diye düşündüm. Hepsini alıp saklasaydım şimdi 12 milyon lira edecekti. Nuri Abaç resimleri bir kaç sene önce 15 bin liraya satılırken şu an 700 – 800 bin liraya satılıyor. Koleksiyoner sayısı gün geçtikçe artıyor. Talep çoğalıyor, Türkiye’de resim sanatı her sene büyüyor.
YORUMLAR