İnsan neden hep almaktan yana. Sevgiyi, saygıyı, empatiyi ve daha nice güzel duyguları hep almak istiyor. Oysa bilse ki asıl mutluluk vermekte ve paylaşmakta. Güneş doğmadan ışığını göremez sıcaklığını hissedemeyiz değil mi?
Dünya avuçlarımıza sığarken, şehirler büyüdü, mahalleler kalabalıklaştı ama evlerdeki hayatlar küçüldü. Fakat buda insanoğlunu mutlu etmeye yetmedi. Yavaş yavaş tükettiğimiz sohbetlerle beraber birlikte oturduğumuz sofralarda yok oldu. Herkes her şeyin uzmanı, bildiğinin farkında değil bilmediği konularında profesörü gibi ahkâm kesiyor. Hal böyle oluncada kimseye gözünün üstünde kaşın var demek cesaret ister oldu. Ne sevgimiz içten ne saygıda kusurumuzun farkındayız. "Empati kurmak" nedir? Bilmiyoruz. "En büyük dert benim derdim" der misali sadece kendimize hizmet edilsin anlayış gösterilsin istiyoruz.
Oysaki telafisi olmayan tek şey zamandır. Geçme diyemezsin, geçmişe gidemezsin, geçmişi bu güne taşıyamazsın, yaşadıklarını silemezsin. Hayat şehrin sokakları gibi önde caddeler ışıklı arkada sokaklar karanlık. Kimi mum arar kimi fener kimi pusula..
Birbirimizin ışığını kapatmadan yaşamanın yolu mutlaka vardır. Yeter ki ışığı arayanın sen olduğunu hayal et...
YORUMLAR