Hayat bilmem kaç tane 365 sayfalık masallardan ibaret. Acıyı, hüznü, sevgiyi, sevdayı, özlemi, öfkeyi, sebatı, sabr-ı ve daha nice duyguları bu masalları yaşayarak öğrendik. Kimi hikaye kısa, kimine zaman yetmiyor ama hepimiz bu hikâyelerle olgunlaşıp büyüdük. Büyüdükçe de yaşam savaşı ve hayat telâşı başladı.
Saçıma düşen ilk beyazı üzgün bir ses tonu ile anneme göstererek
-Ayy anneee.. saçım beyazlanmış dedim. Annemin biraz alaycı biraz hüzünlü bir tebessümle;
-Eee.. ne olmuş yani benim hepsi beyaz diye cevap vermesi o an beni üzmüştü ama annemin masalını dinlerken kendi masalıma neler kattım bir bilseniz.
Kısa bir sessizliğin ardından annem konuşmaya devam etti.
-Evlâdım bu beyazların her biri bir yaşanmışlık nişanesidir. Işte bunlarla büyüyüp olgunlaşırız.
Doğasın, çocuk olursun, oyun istersin, oyuncak istersin. Alınır ya da alınmaz.
Genç olursun, kalbin pır pır eder başka coşarsın, süslenmek gezmek istersin başka coşarsın. Okursun bir mesleğin olur ya da olmaz ama bir hayat kavgasına adım atmışsındır artık. Bir kısmetin olur evlenir ve evlendiğin evi yuva yapmaya çalışırsın dedi ve kısa bir sessizliğe daldı gözleri. Sonra devam etti.
Işte saçlarına aklar düşürecek asıl hikâye bundan sonra başlar. Her teldeki beyaza sarılmış bir hayat tecrüben oluşur. Sabr-ı, sebatı, lütfu, sadakati, affetmeyi, emeği öğrenirsin. Yani yaşadıklarınla büyürsün.
Anneciğimle sohbetimiz böyle devam etti. O zaman çok fazla anlam yüklememiş, anlattıklarını masal gibi dinlemiştim. Ancak saçlarımdaki beyazlar çoğalıp, yaşım ilerledikçe anladım ki ben de büyümüşüm. Tecrübem büyümüş, emeğim büyümüş, sabrım büyümüş. Hatta en çok sabrim büyümüş. Az öfkelenip çok hoşgörülü olmayı öğrenmişim. Insanları olduğu gibi kabul etmeyi öğrenmişim. Ve ben gerçekten büyümüşüm...
Ben büyüdüm anne.
Ne çiçekli elbiselerim,
Ne de çilekli tokalarım var şimdi.
Ben büyüdüm anne,
Çilek kokan aşklar yüzünden.
Mevsimi kısa, lezzeti hoş.
Hüznü bana özel, bana güzel.
Ben büyüdüm anne.
Çilek kokan aşklar yüzünden..
YORUMLAR