İyilik nedir?
Neye göre, kime göre iyi insan oluruz hiç düşündünüz mü?.
Ben bu soruyu zaman zaman sorarım kendime ve aldığım cevap genelde aynıdır.
"Menfaatlerin çakışıp, verici olduğun zaman birilerinin iyisi oluyorsun.
-Saygılı ve hürmetkârsan anne, baba ve bilcümle aile büyüklerinin iyisi olursun.
-Fedakâr ve itaatkârsan eşinin iyisi olursun.
-Birçok şeyi görmezden gelip sorgulamıyor, eleştirip yol göstermeye çalışmıyorsan, çocuklarının iyisi olursun.
En zoru da eş dost, arkadaş dediklerine iyi olmak sanırım. Çünkü onların beklentileri, senden bekledikleri perfonmans bir hayli ağır ve yorucu. Meselâ gecenin bir yarısı telefonun acı acı çalar. Sen açmakla açmamak arasında direnirken, o ısrar eder ve senin gecenin bir vakti ağzından çıkan talihsiz iki hece sonun olur.
"A-LO".
Arayan kişi bütün gün dolmuş ve boşalacak yer aramakta. İşte o aranan boşluk doldurucu sensin. Sen uykulu gözlerinle günün yorgunluğunu bütün vücuduna taksim etmiş, bedeninle aklın arasında mücadele verirken yakalandın. Şimdi sen yine birilerinin iyisi olmak için parmaklarınla gözlerini ovuştur, beynine boca ettiğin kendi dertlerini at kenara ve hükmetmeye çalış bedenine.
"Şimdi sırası değil, ben iyi insan olup şu saatte çalan telefona verdiğim ""ALO"" cevabının ceremesini çekeceğim" diyerek ertele kendini.
Sen kendinle mücadele ederken, karşı taraf çoktan sazı almış eline ve peş peşe sıralıyor. Arada da senden emin olmak için;
-Öyle değil mi?
-" Haklı değil miyim?"
-"Sence ne yapmalıyım?"
-"Sen beni dinlemiyor musun?" diyerek seni girdabın içine çekmeye çalışır. Cevap vermekle vermemek arasında kalmakta çok zor bir durum. Verdiğin her cevap yeni bir konu başlığı olabilir ve giriş - gelişme - sonuç üçgeninde giriş ve sonuç hep sana kalır. Çünkü gelişme bölümünü karşı taraf doldurmak için tetikte ve pek hevesli. Sen bir yerde dur komutu vermezsen bu heves öyle hemen geçmez. O konuşurken sen bir kelâm da ben etseydim yada bir hâl hatır sorsaydın diye aklından geçirirsin ama nafile. Sen kendinle konuşurken nihayet o da rahatlamiştır. Çünkü son cümlesi hedef noktasına doğru yola çıkmıştır.
-"Ayy kusura bakma, gece gece rahatsız ettim. Hadi yarın görüşürüz. Allah rahatlık versin"...
Olmustur.
Eee ne oldu şimdi. Sana rahatlık versin de ben nasıl uyuyacağım. Zaten doksandokuzdu derdim, sen de verdin yüz oldu- düz oldu.
Bu böyle uzar gider. Hangimiz yaşamıyoruz ki bunun gibi gece nöbetlerini. Şimdi ben o arkadaşımın da iyisiyim değil mi? Çünkü bana ihtiyacı vardı ve bir ALO kadar yakındaydım. Bir de bunların gündüzcüleri var. Saatlerce seni esir eder, tam sen de bir şey söyleyecek olursun;
-"Ocakta yemeğim var" der ve gider. Sen bir avuç içi derdinle öyle kalırsın. Işte bu yüzden kendi dertlerini avuç içlerindeki yaralar gibi parmaklarınla kapatarak iyileştirirsin.
VESSELÂM...
YORUMLAR