Ne güzel mektuplar yazardık, mahsus selâmla başlayan. Özlem ve hasret kokan mektuplar.
Kıymetli anneciğim, babacığım,
Sevgili kardeşim, arkadaşım ve nice dostluklara. Özlemimizi dindiren, hasretimizi yollayan mektuplar. Ve cevaben postacı yolu bekleten mekruplar...
Ben bu gün kendime bir mektup yazmak istedim. Benden benim gençliğime...
Bir çocuğun gülüşünde gizli kalmış mutluluğa.
Sevgili "ben";
Öncelikle hasret ve özlemle sevgilerimi gönderiyorum. Çok uzun yıllar oldu değil mi? Seninle konuşmayalı. Ben de şimdi fark ettim, sana nasıl özlem duyup, hasret olduğumu. Ve aslında unuttum sandığım seni gönlümün sırça köşküne koymuş ve üzerini de kabuk bağlamış yaralarımla kapatmışım. Senden özür diliyorum.
Sana ne kadar özür borcum varmış meğer, hepsini sıralamam mümkün mü? Bilmiyorum.
Öncelikle hayallerinden vaz geçtiğim için özür dilerim. Ne çok hayallerin vardı hepside yaşanası hayaller. Seni görmezden gelip, başkalarına koştuğum için özür dilerim. Şimdi görüyorum ki o başkaları yanımda yok ve ben hep sana geç kalmışım. Bedenimi ve ruhumu hor kullanıp, yorduğum için özür dilerim. Şimdi ayaklarım yorgun ve hayallerime koşamıyorum. Yüreğimi acıtan, kaleme-kâğıda kelâm edemediklerim için özür dilerim. Sen büyürken benim göremediklerim için özür dilerim.
Sevgili "ben"
Hâlâ bir şansım ve vaktim var mı? Bilmiyorum ama birbirimize daha fazla geç kalmadan, "senden" "bende" kalanları ruhuma katıp, yeniden "Ben" olmak ve en kıymetli "benim" demek istiyorum.
Bir daha benden hiç gitmemen dileği ile kocaman yüreğinden Koskocaman öpüyorum.
Sevgi ve özlemle esenlikler dilerim.
YORUMLAR