Bugün, İsrail’in Filistin’e ve diğer komşu ülkelere yönelik politikaları, dünya kamuoyunda büyük bir yankı uyandırıyor. Özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Bir sonraki hedef Türkiye olacak” şeklindeki açıklamaları, halkta endişeler yaratıyor. Ancak, geçmişte yaşanan bazı olaylar, bu söylemin doğruluğunu sorgulamamıza neden oluyor. Özellikle 2009 yılında Türkiye ile İsrail arasında gündeme gelen mayın temizleme ve sınır arazisi kiralama anlaşması, bu endişelere farklı bir perspektiften bakmamızı sağlıyor.
Tarih Tekerrür Eder mi?
2009 yılında Erdoğan hükümeti, Suriye sınırındaki mayınlı arazilerin temizlenmesi karşılığında bu bölgelerin İsrail’e kiralanmasını öneren bir proje sundu. Bu proje kapsamında, Suriye sınırında 550 kilometre uzunluğunda ve 450 metre genişliğindeki bir bölge, 49 yıllığına İsrail’e kiralanacaktı. İsrail, bu araziyi tarım arazisi olarak kullanacak, 650 bin antipersonel mayınını temizleyecekti. Ancak proje, CHP ve MHP gibi muhalefet partilerinin, bölge halkının direnişi ve nihayetinde Anayasa Mahkemesi’nin devreye girmesiyle durduruldu. O dönem Erdoğan’ın, projeye karşı çıkanları "Yahudi düşmanlığı" ve "ırkçılıkla" suçladığını hatırlıyoruz.
Genelkurmay’ın Tavrı: İlker Başbuğ’un Uyarısı
Bu kritik dönemde, dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ da mayın temizleme projesine karşı çıkmış, bu toprakların stratejik önemine dikkat çekmişti. Başbuğ, sınır güvenliği açısından projenin doğurabileceği risklere vurgu yaparak uyarılarda bulunmuştu. Ancak bu uyarılar sonrasında Başbuğ, 2012’de "Ergenekon" davası kapsamında tutuklandı ve 26 ay hapis yattı. Anayasa Mahkemesi'nin 2014’te verdiği "hak ihlali" kararıyla serbest bırakıldı. Bu olay, o dönemde askeri ve siyasi dengeler üzerindeki gerilimi derinleştirdi.
Bugünün Gerçekleri ve Dün
Bugün İsrail, Filistin, Lübnan, Suriye ve İran arasında ciddi gerilimler yaşanırken Türkiye’nin "Bir sonraki hedef biziz" şeklinde bir söylemi var. Ancak bu söylem, geçmişteki bazı gerçekleri unutmamamızı gerektiriyor. İsrail ile sınır komşusu olmayı düşünecek kadar yaklaştığımız bir dönemi yaşadık. O dönemde bu projeye karşı çıkanlar, Türkiye’nin toprak bütünlüğünü savunuyor ve bu anlaşmanın ileride büyük sorunlara yol açabileceği konusunda uyarılarda bulunuyorlardı.
Sıra Bize Mi Gelecek?
Bugün Erdoğan’ın dış politikadaki sert çıkışları, yer yer İsrail’e yönelik eleştirilerle birleşiyor. Ancak bu eleştiriler, İsrail’e karşı tavrının her zaman bu şekilde olmadığını hatırlatıyor. Suriye sınırını İsrail’e 49 yıllığına kiralamayı planlayan bir hükümetin, bugün bu kadar keskin bir söylemle İsrail’e karşı çıkması düşündürücü. Acaba geçmişte yapılan bu girişimler bugün daha farklı sonuçlara mı yol açacaktı?
Bugün gelinen noktada, İsrail’in saldırgan politikaları bölgede büyük endişe yaratıyor. Türkiye'nin bölgedeki rolü ise bu dengeler içerisinde çok önemli. Ancak, geçmişte yapılan hatalardan ders almak da bir o kadar önemli. Sıranın bize gelip gelmeyeceğini tartışırken, sınırlarımızı ve ulusal çıkarlarımızı her zaman dikkatle korumamız gerektiğini unutmamalıyız.
Bu süreçte Türkiye’nin dış politikasındaki tutarlılık ve milli çıkarlar çerçevesinde atılan adımların önemi, her zamankinden daha büyük. Geçmişte mayın temizleme anlaşmasıyla gündeme gelen İsrail-Türkiye ilişkilerinin bugün geldiği nokta, bu bağlamda değerlendirilmelidir.
Sonuç olarak, hafızamızı taze tutmalı ve her zaman aynı tutarlılıkla ülkemizin çıkarlarını savunmalıyız. Sıra bize gelecek mi sorusu sorulmadan önce, geçmişte yaşananlar unutulmamalı.
YORUMLAR