Son dönemde Türkiye’de bazı işletmelerde domuz eti ve tek tırnaklı hayvan eti tüketildiğine dair haberler toplumda derin bir rahatsızlık yaratmış durumda. Türkiye’nin dini ve kültürel yapısı göz önüne alındığında, bu mesele kabul edilemez bir duruma işaret ediyor. İslam inancına göre domuz eti kesin olarak haramdır ve bu tür bir ihlalin toplumun geniş kesimlerinde tepki çekmesi kaçınılmazdır.
Ancak mesele sadece domuz eti ya da at ve eşek eti gibi yasaklı gıdalarla sınırlı değil. Türkiye Cumhuriyeti ile Sudan Cumhuriyeti arasında bir işbirliği anlaşması çerçevesinde, yaklaşık 500 ton at eti, eşek eti ve domuz etinin gümrük muafiyetiyle ithal edileceği yönünde iddialar gündeme geldi. Bu durum, halkın değerlerine, inançlarına ve sağlığına ne kadar önem verildiği konusunda ciddi soru işaretleri doğuruyor. Türkiye gibi Müslüman çoğunluğa sahip bir ülkede halkın talep etmediği ve dini yasaklar nedeniyle tüketmediği etlerin ithalatına yönelik adımlar büyük bir hassasiyetle ele alınmalıdır.
Bu tür meselelerde sadece haram gıdalar üzerine yoğunlaşmak yeterli değil. İslam dini, insanların birbirlerine ve topluma karşı sorumluluklarını, sadece ne yediklerinden değil, nasıl yaşadıklarından da sorgular. Domuz eti haram olabilir, fakat İslam’da haramlar sadece gıdayla sınırlı değildir. Kul hakkı yemek, yetim malına el uzatmak, yolsuzluk yapmak, devlet malını zimmetine geçirmek de dinimizde en büyük günahlar arasında yer alır.
Kur’an-ı Kerim bu konuda çok nettir. Kul hakkı ile ilgili ayetlerden biri şöyledir:
“Kim zulmederek bir mümine saldırırsa, ona cehennem vardır; orada ebediyen kalacaktır.” (Nisa Suresi, 93. ayet)
Bu ayet, bir insanın diğer bir insanın hakkını ihlal etmesinin ne denli büyük bir günah olduğunu gösterir. Sadece haram yiyeceklerden kaçınmak değil, aynı zamanda insanlara adil davranmak, haklarını gözetmek, İslam’ın en önemli prensiplerindendir. İslam’da bir diğer büyük günah ise yetim malına el uzatmaktır. Kur’an, bu konuda oldukça net bir şekilde şu uyarıyı yapar:
“Yetimin malına yaklaşmayın; ancak erginlik çağına erişinceye kadar ona en güzel şekilde davranın.” (Enam Suresi, 152. ayet)
Yetimlerin hakkını korumak, onlara adil davranmak toplumsal vicdanın bir gereğidir. Yetim hakkını ihlal edenin büyük bir günah işlediği Kur’an’da defalarca vurgulanır.
Aynı şekilde, devlet malını zimmetine geçirmek, kamu kaynaklarını çalmak da büyük bir suçtur. Kur’an-ı Kerim, kamu yönetiminde adaleti şu sözlerle emreder:
“İnsanlar arasında adaletle hükmedin ve Allah’tan korkun.” (Nisa Suresi, 58. ayet)
Bu ayet, devlet işlerinde ve toplumsal adalette adil olmanın, kamu malını korumanın ne kadar önemli olduğunu gösterir. Devlet malına hıyanet edenlerin, kamu kaynaklarını kendi çıkarları için kullananların da dinimizde büyük bir günah işledikleri çok açıktır.
Sonuç olarak, toplumumuzda tartışılan domuz eti, at eti ve eşek eti gibi haram gıdalar konusu önemli olsa da, dinimizin asıl vurguladığı nokta, insanın adaletli, dürüst ve hakkaniyetli bir yaşam sürmesidir. Sadece haram yiyeceklerden kaçınmak değil, aynı zamanda kul hakkına riayet etmek, yetim malına el uzatmamak, yolsuzluktan kaçınmak, devlet malını zimmetine geçirmemek de İslam'ın önemli emirlerindendir. Toplumun huzuru ve adaletin korunması, bu ilkelerin gözetilmesiyle mümkün olabilir.
YORUMLAR